Bugun...
SON DAKİKA

FELAKET GÜNLERİ GELİP ÇATMADAN

 Tarih: 30-10-2024 22:42:00
JURNAL/EŞREF URAL

Malum, bir süredir 3. Dünya Savaşı veya Ortadoğu merkezli bir bölgesel savaş başlayacağı yönünde mevzular konuşulur oldu. Rusya-Ukrayna savaşı, İran-İsrail, İsrail Lübnan gerilimi, bölgesel iç savaşlar falan. Dışişleri bakanı 3. Dünya savaşının başlamak üzere olduğunu dile getirdi. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in ülkemize saldırabileceğini bile söyledi! Ben böyle bir ihtimali sıfır olarak görüyorum, ama söyleyen bu ülkenin Cumhurbaşkanı olunca, ciddiye almamak da mümkün değil elbette.

 

Peki Türkiye herhangi bir ülke ile savaşa hazır mı? Bu mevzu benim uzmanlık alanım değil, umarım hazırdır. Ama şu kadarını söylemeliyim, ekonomik olarak bu denli zayıflamış ve toplumsal barışı bu seviyelerde bozulmuş, halkı büyük oranda yoksullaşmış bir ülkenin olası bir savaştan galip çıkması çok kolay olmasa gerek. Çünkü bir savaşta her şey askeri güç değildir, daha fazlasına ihtiyaç vardır.

 

Ve eğer gerçekten bir 3. Dünya savaşı ya da bölgesel bir savaş ihtimali kapımızda bekliyorsa, Türkiye tez vakitte iç barışını ve huzurunu tesis edecek adımlar atmalıdır. Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan Anadolu’nun bazı şehirlerinde faaliyet gösteren Cemevlerini ziyaret etmelidir. Kamuda görev alacak kişilerde siyasi referans aranmasına son verilmeli ve liyakat esaslı atamalar yapılmalıdır. Dünya siyasetine yön veren ülkelere atadığımız büyükelçiler ivedilikle gözden geçirilmeli ve işin ehli olmayanlar görevden alınmalıdır. Devlet Bahçeli mafyatik yapılarla mesai yapmak ve gazetecileri tehdit etmek yerine, diğer siyasi partilere dostluk eli uzatmalı, onları vatana ihanet şebekesi gibi görmekten ve göstermekten vazgeçmelidir.

 

Gezi davası tutukluları serbest bırakılmalıdır. KHK marifetiyle görevine son verilen ve fakat yargılanıp beraat eden insanlar görevlerine iade edilmelidir. Türkiye ivedilikle “tek adam rejiminden” çıkmanın yahut bu sistemi demokratik ve hukuki bir zemine oturtmanın yollarını aramalı ve bulmalıdır. İlk adım olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan parti genel başkanlığından ayrılmalı ve sadece Cumhurbaşkanı olarak mesai yapmalıdır. Ez cümle, bir bölgesel savaştan, hatta dünya savaşından söz ediyorsak, öncelikle “evimizin içini” normalize etmemiz gerekmektedir.

 

Bunlar da yetmez; devlet ve hükümet çok sıkı bir tasarruf tedbirleri programı uygulamalı, huzur hakkı falan diyerek birden fazla maaş alan herkesin maaşı kesilmeli, kamu saltanatına son verilmeli, kamuda lüks harcamalardan vazgeçilmeli, liyakatı olmayan bürokratlar görevden uzaklaştırılmalı ve ehil olanlar yetkilendirilmeli, tarım ve gıda üretimi konusunda seferberlik ilan edilmeli, müşteri garantili işletme sözleşmeleri feshedilmeli, son yıllarda ülkemize giren Suriyeli ve Afganlı sığınmacılar geldikleri yerlere gönderilmelidir. Ve ayrıca, imam-hatip liselerinin en az yarısı teknik okullara, teknoloji ve mesleki eğitim esaslı programlara dönüştürülmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi düşürülmeli, bu bütçe askeri okullara, teknolojik ar-ge çalışmalarına ve sağlık hizmetlerine tahsis edilmelidir.  

 

Peki Türkiye yukarıda saydığım çözümleri hayata geçirebilir mi? Elbette hayır! Asla! Katiyyen!! Ve hatta, eminim ki bu yazıyı okuyan pek çok insan da bu yazdıklarımla dalga geçecek, abarttığımı söyleyecek, itiraz edecek, küçümseyecek falan filan. Oysa ben bu yazıyı büyükler için değil, henüz beş, on, yirmi yaşlarındaki çocuklar için yazıyorum. İstiyorum ki onlar seneler sonra geri dönüp baktıklarında ve “biz bu kaderi niçin yaşadık, bu işler neden başımıza geldi?” diye sorduklarında,  birileri bu günleri yaşayacağımızı görmüş ve uyarmaya/uyandırmaya çalışmış desinler. Uğraşmış, saçını başını yolmuş, çığlık atmış, bağırmış çağırmış, ama gücü yetmemiş, başaramamış, kimselere sesini duyuramamış…

  Bu yazı 515 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI