Önceki gün Aksu ilçesi Topallı köyü ormanları içerisindeki bir Otizm merkezine gittik. Kısa adı TİMBİR olan Türkiye İnternet Gazetecileri birliği Antalya Temsilcimiz gazeteci Selami Şahin’in çok büyük katkılar koyduğu Otizm Merkezindeydik.
İlk defa tanık olduğum bir otizm merkezinde otizmli çocukların ortamını yaşadım. Ormanlık içinde 50 yıl önce ilkokul olarak kullanılan bir barakanın bugün nasıl modernize edildiğine tanık oldum.
Duvarında, “Akdeniz Otizm Derneği” yazıyordu. O baraka ve harabe okula el atan hayırsever iş insanı Şahin Kırbıyık kardeşimizi kutluyorum. Bunun yanında diğer yardım sever iş insanlarını, Kepez ve Aksu Belediyesinin yanı sıra elini taşın altına koyan tüm destekçileri saygıyla alkışlıyorum.
Çam ormanları içerisinde yer alan Otizm eğitim merkezi bence doğasıyla havasıyla kuş sesleri arasında bir cennet gibiydi. Gördüğüm manzara karşısında çok etkilenmiş, dernek üyeleri ve Başkan Demet Çileli’nin serzenişlerinden ise çok duygulanmıştım.
Duygulanmamak eldemi. Soyadı gibi Çileli bir yaşam içinde otizmli çocuklar için çırpınıp duruyor. Hem de kendi oğlunun da otizmli birey olduğu halde. İçimden, “Allah’ım bu çile. Bu ne ızdırap. Yok mu bunun bir çaresi” diye dua ettim. Ancak burayı her ziyaret edip işi dua ’ya bırakmamak gerekiyor.
Çünkü, Akdeniz Otizm Derneği Başkanı Demet Çileli, diyor ki “Önce otizmi tanımak ve otizmli ailelerle dayanışma içinde olmalıyız. Bu hastalığın tarifi var ama ifadesi yok. Bu hastalığın ne ilacı ne çaresi var. Çünkü son yıllarda dünya genelinde otizmli birey sayısı o kadar çok arttı ki ne bilim adamları, ne de TIP bir adım ilerleyebilmiş değil. Tek çaresi var. O da bu hastalığı kabullenip eğitmenleri öğretmenleri çoğaltıp otizmli çocukları eğitmektir. Bizim burada yaptığımız, tamamen karınca misali ağzımızda bir damla su taşıyarak çare olmaktır” diyor.
Topallıdaki Akdeniz Otizm Merkezini sadece gündüz eğitimi veriliyor. Yaklaşık 35 öğrenciye sadece 3 öğretmen bakıyor. Öğrencilerin yanında aileden biri bulunuyor. Gönüllülerimiz ve onlar yemek, temizlik, yardımcı işler de desteği oluyor.
Başkan Çileli,” Bizim en önemli sorunumuz öğretmen ve eğitici eksikliği. Millî Eğitim Bakanlığı tasarruf tedbirleri nedeniyle 13 olan öğretmen sayımızı 3’e düşürerek azalttı. Milli eğitim bir öğretmene yaklaşık 10 bin lira veriyor. Geri kalan 20, 25 bin lirayı her ay dernek aracılığıyla hayır severlerden toplamaya çalışıyoruz” diyerek bir gerçeğe parmak bastı.
Sosyal devlet olabilmek, o devletten hizmet beklemek öncelikli olarak otizmli bireylere olmalı diye düşünüyorum. Tabi ki SMA, Kas hastalıkları ve özel gereksinimli rehabilitasyona ihtiyaç duyan hastalarında unutulmaması gerekir.
Aslında devlet bir şeyler yapmış. Mesela Türkiye Otizm Meclisi oluşturulmuş. 1. Otizm Eylem planı 2023 de yayınlanmış. Ancak plandaki hedeflere bir türlü ulaşılamamış. Bakanlıklar arası koordinasyon eksikliği nedeniyle maalesef hedeflere varılmamış. Otizm Eylem Planı’nın izlenmesi ve uygulanmasının desteklenmesi amacıyla 2025 yılına ilişkin yıllık bir inceleme raporu hazırlanarak ilgili kurumlara da iletilmiş durumda ama!…
AK parti Milletvekili Kemal Çelik de otizmli bir baba. Otizmli çocuklar için elinden geleni yaptığını ifade ederken, otizmli aileler arasında köprü olduklarını belirterek "Konuyla ilgili konuşmak isteyen herkesi komisyona davet ettik. 4 ay boyunca çok önemli çalışmalar yaptık. Eğitimin ne kadar önemli olduğunu ve özel eğitim öğretmenlerine ihtiyacı anladık. Bütün aileler beni bilir. Tek bir ailenin sorunu için elimden geleni yapıyorum. Dünyada otizmli çocuklar nasıl eğitim görüyor, nasıl topluma kazandırılıyorsa bizde de aynısının olması lazım ve yavaş yavaş oraya doğru gidiyoruz. Çare eğitmen ve öğretmen sayısını artırmaktır" dedi.
OTİZM Nedir?
“Otizm, ilk 3 yaş içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu süren, özellikle sosyal ilişkiler kurma ve sürdürmede zorluklara neden olan gelişimsel bozukluktur. Sözel ve göz teması kurma ve jest-mimik kullanımı gibi sözsüz iletişimde zorluk yaşanması ile karakterizedir. Konuşma kabiliyetinin geç ya da sınırlı olması, kolları sallama ve yüksek seslerden hoşlanmama gibi belirleyici ve tekrar eden belirtiler gösterirler. Otizm her yaşta teşhis edilebilse de semptomlar daha çok yaşamın ilk 3 yılında ortaya çıktığı için gelişimsel bir bozukluk olarak kabul edilmektedir.
Bazen belirtiler 1 yaşından önce başlarken, bazılarında normal psiko-sosyal gelişme olup “mama, baba” gibi ilk kelimeler söylendikten sonra gelişimde gerileme, duraksama fark edilir. Otizmin beynin yapısını ve işleyişini etkileyen sinir sistemindeki sorunlardan kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu hastalığın çocuk yetiştirme türleriyle ve ailenin sosyo-ekonomik düzeyiyle bir ilgisi bulunmamaktadır” diyen bilim adamlarının yanı sıra, bazı rivayetlerde konuşulmuyor değil. Mesela sezaryen doğumların artmasıyla vakaların çoğaldığı. Ya da bireyin bağırsak hastalığı geçirdiği söylense de genetiksel ihtimaller üzerinde de duruluyor”.
İşte böyle…
Bir güne yakın gözlem yaptığımız Akdeniz Otizm Merkezinde bizleri bilgilendiren Başkan Demet Çileli ve Hakan Mert kardeşimize yakın ilgilerinden dolayı teşekkür ediyorum.
Merkez içerisinde, hayvan çeşitliliğinin çokluğuna tanık oldum. Kaz, tavuk, ördek, kedi, köpek, keçi ve eşekler gördük. Özellikle eşeklerin otizmli çocuklar ile terapi konusunda çok faydalı olduklarını öğrendim.
Keşke o yeteneğim olsaydı ben de o özel çocuklara faydalı olabilseydim. Herkes “eşşek” olabilir ama Eşek olamaz.
O yüzden ülke genelindeki tüm otizmli merkezlerinde özel eğitmen ve öğretmenlerin sayısını artırmalı ve bu konuda “itibardan tasarruf” edilmeli ki bu merkezlere merhem olunabilsin.
Otizmli tanıdığım ailelerden gazeteci Nilhan Kırdı ve Durmuş Ergüven dostuma ve tüm otizmli ailelere sevgi ve saygılarımı iletiyorum.